11 Şubat 2011 Cuma

Gebe kalmaya ilişkin sorular

Ne kadar süre hamile kalınamazsa doktora başvurmalı? Düşük yapılmışsa gebelik daha mı zor?

Önceden düşük yapmış kadınlar daha mı zor hamile kalır? Stres, düşük yapmış olmak, psikolojik sıkıntılar hamile kalmayı zorlaştırıyor. Uzmantv'ye konuşan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Tülin Gürel Kocatepe hamile kalamama nedenlerini anlatıyor:

Hangi kadınlar daha zor hamile kalır?

Anne adayının aşırı kilolu olması, adetlerinde düzensizlik olması, aşırı uzun veya ağrılı adetler görmesi, sivilce problemi, saç dökülmesi, adet düzensizliği gibi problemleri olması, diyabet hipertansiyon hastası olması, kalp damar sistemi hastalıkları taşıması veya lupus dediğimiz sistemik kollajen doku hastalıklarına sahip olması hamile kalmayı zorlaştıran faktörler arasındadır.

Erken tanı tedaviyi kolaylaştırır

Bu konuda tereddüdü olan ya da kullandığı ilaçların sakıncaları olabileceğini düşünen anne adaylarının bir an önce hekime başvurarak jinekolojik kontrollerinin yaptırması gerçekten çok önemli.

Hormonal düzensizliklerin düzene sokulabilmesi için birtakım medikal ilaç tedavileri, eğer jinekolojik bir problemi varsa miyom gibi, kist gibi rahatsızlıkların cerrahi yöntemlerle çözülmesi sağlanabilir.

Ne kadar süre hamile kalınamazsa doktora başvurulmalı?

Genel olarak kabul edilebilir süre 12 aydır. Döllenebilirlik sağlıklı bir çift için 1 ayda sadece % 25 oranındadır. Bu oran göz önüne alındığında % 85 oranında çift 8-9 ay içerisinde gebe kalabilecektir.

12 aydan sonra hamile kalamadıysanız doktora başvurun

Bu konuda toplumumuzda çok ciddi aile baskısıyla, çevre baskısıyla çok erkenden doktora başvuran çiftler olabiliyor. Yani 2. veya 3. korunmadığı ayda ‘neden gebelik olmuyor?’ diye doktora başvuran çiftler görüyoruz bazen. Dolayısıyla 12 ayın üzerini çizmemiz çok önemli. Ancak, 12 aydan uzun süredir düzenli ve olması gerektiği gibi, olması gerektiği sıklıkta ilişkide bulunan bir çift gebe kalamıyorsa o zaman acaba bir sorun mu var akla gelir.

Yalnız şunu da söylemek gerekir ki 35 yaşın üzerindeki hastalarımız veya gebe kalmasına engel teşkil eden bir durumu olduğunu bilen hastalarımızın tabi bu 1 yılı beklemeleri gerekmiyor. Onlar zaman kaybetmemek açısından daha kısa sürelerde hekime başvurabilirler.

Psikolojik nedenler hamile kalmayı zorlaştırır mı?

Ağır stres altında kalmak sebepler arasında. Ağır stresin yumurtlama fonksiyon bozukluğu yaratabildiğiyle ilgili birtakım çalışmalar var. Yine tüplerde geçici spazma yol açabildiği ve buna bağlı olarak olumsuz etkileri olabileceği üzerinde de yayınlar var.

Psikolojik sorunlar cinsel isteği azaltabilir

Bunun yanı sıra birtakım ağır depresyon geçiren hastalar veya daha ağır psikiyatrik hastalığı olan hastalarda kullanılan ilaçların libido dediğimiz cinsel isteği düşürücü yönde etkileri olabiliyor, bu konuda hani negatif etkilenme söz konusu.

Kullanılan bazı ilaçlar sırasında gebeliğe bizim izin vermediğimiz durumlar da olabiliyor. Dolayısıyla eğer herhangi bir psikiyatrik problem varsa bunun gebelik öncesinde halledilmeye çalışılması tabi ki daha çok tavsiye ediliyor. Ağır kronik stres altındaki hastaların da bu süreçlerinin geçmesinden sonra daha rahat, daha huzurlu bir gebelik elde etmesini tavsiye ediyoruz.

Önceden düşük yapmış kadınlar daha mı zor hamile kalır?

Önceden düşük yapmış kadınlar daha zor hamile kalmazlar, gebe kalabilirliklerinde herhangi bir farklılık olmaz. Fakat gebe kaldıklarında gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesinde birtakım sorunlar yaşama olasılıkları var.

Tekrarlayan düşükleri olan kadınlar dikkat etmeli

Özellikle 3 ve 3'ten fazla düşük yapmış, hasta grubunda sorunlar yaşanabilir. Ama tek bir kere düşük yapmış ve herhangi bir sağlık problemi saptanmamış olan hastalarda ne gebe kalabilmede ne de gebelik sırasında herhangi bir zorlanma beklemeyiz.

Tekrarlayan düşükleri olan hastalara özellikle kadın doğum uzmanına başvurmalarını ve gerekli testleri yaptırmalarını öneriyoruz.

Sigara doğurganlığı etkiliyor

Sigara kullanımının tüp bebek uygulamalarını da başarısız kıldığı bildirildi.

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Sema Oymak, ''Sigara kadının doğurganlığını azaltır. Gebelik isteyen kadınların yaklaşık yarısında sigara, beklenen gebelik için ortalama bir yıl kadar gecikmeye neden olmaktadır'' dedi.

Yapılan birçok araştırmanın, sigara içen kadınlarda üreme fonksiyonunun olumsuz etkilendiği sonucunu ortaya koyduğunu belirten Oymak, ''Dünya genelinde beş sigara içicisinden birisinin kadın olduğuna' dikkat çekti.

''Bugünkü sigara kullanıcılarının yarısını, gelecekte sigara ile ilişkili bir hastalık nedeniyle kaybedeceklerini çok iyi bilen tütün endüstrisi, yeni kullanıcılar yaratma ihtiyacı içindedir. Bu sebeple tütün endüstrisi kazançlarına kazanç katmak için kadınları hedef seçmiştir'' diyen Oymak, ''Tüm dünyada en sık ikinci ölüm sebebi olan tütün kullanımının, günümüzde her 10 yetişkinden birinin ölümünden de sorumludur'' diye konuştu.

''Tütün kullanımı, 20. yüzyılda 100 milyon insanı öldürmüştür ve 21. yüzyılda 1 milyar kişiyi öldürme riskine sahiptir'' diyen Oymak, tütün kullanımının, ulusal kaynakların eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe değil de ölüme sebep olan sigaraya harcanmasına yol açtığını ve ülkeleri yoksullaştırdığını kaydetti.

Oymak, kadınların sadece sigaraya değil, tütünün her şekline hayır demesi gerektiğini söyledi.

-TÜP BEBEK YÖNTEMİNİ BAŞARISIZ KILIYOR-

Dünya Sağlık Örgütü'nün 'Kadın ve Sağlık' raporunda, kadınların erkeklerle aynı sağlık sorunlarını paylaşmasına ve biyolojik nedenlerle daha uzun yaşar görünmelerine rağmen, yaşamlarını genel olarak erkeklere göre çok daha kalitesiz ve sağlıksız sürdürdüklerini ortaya koyduğunu belirten Oymak, şöyle devam etti:

''Tütün endüstrisi, kadınların bu sağlıksız ve kalitesiz hayatlarına bir de sigara içiciliğini ve nikotin bağımlılığını sokmaya çalışmaktadır. Sigara içiciliğinin ve nikotin bağımlılığının kadınlardaki etkileri, erkeklere göre çok daha yıkıcı ve yok edicidir. Tütün kullanımı kadınlarda da kalp ve akciğer hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa ve organ hasarına sebep olur, ölümcül sonuçlar doğurur.

Sigara içiciliği, kadının sağlığını ve güzelliğini bozar. Bugüne dek yapılan birçok araştırmada kadınların sigara içmesinin üreme fonksiyonları üzerine olumsuz etkilerinin olduğu gösterilmiştir, yani sigara, kadının doğurganlığını azaltır. Gebelik isteyen kadınların yaklaşık yarısında sigara, beklenen gebelik için ortalama 1 yıl kadar gecikmeye neden olmaktadır.''

Sigara içiciliğinin, suni döllenme veya tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemlerini de başarısız kıldığını belirten Oymak, bazı ülkelerde, tüp bebek uygulamalarında sigara içen kişilerin programa alınmadıklarını, gebeyken sigara içen annelerin kanındaki nikotin ve karbonmonoksit gazının plasenta yoluyla anne karnındaki bebeğe kolayca geçtiğini ve bu durumun düşüklere, anne karnında ölümlere yol açtığını bildirdi.

Oymak, ''Gebeyken sigara içen annelerde, erken doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebek ve ani bebek ölümleri daha sık karşılaşılan bir durumdur. Gebe iken sigara içen annelerin çocuklarının, doğumda normal görülmelerine karşın, ileri hayatlarında öğrenme ve kavrama yeteneklerinin daha az geliştiği gösterilmiştir'' dedi.

-SİGARA ÇOCUKLARI DA ETKİLİYOR-

Kadınların sigara içicisi olmasının çocukların çok erken dönemde sigarayla karşılaşmalarına neden olduğunu belirten Oymak, annenin sigara içiyor olması, çocuk ve gençler için sigaraya başlamada etken olduğunu kaydetti.

''Tüm gün evde olan anneler, evin herhangi bir kapalı alanında sürekli sigara içiyorsa bu, ev içinde o havayı soluyan çocuklarda pasif içiciliğe yol açabilir'' diyen Oymak, bu durumun çocukların sık sık hava yolu ile bulaşan enfeksiyon geçirmesine, akciğer sağlığının bozulmasına ve genel olarak daha sağlıksız olmalarına yol açtığına dikkat çekti.

Çocuk sahibi olmak için altı ay gerekiyor

Yeni evli çiftlerin çocuk için en az altı ay düzenli cinsel birliktelik yaşamaları gerekir. Stres, hamile kalma şansını olumsuz etkileyebilir..

Yeni evli çiftlerin çocuk için en az altı ay düzenli cinsel birliktelik yaşamaları gerekir. Stres, hamile kalma şansını olumsuz etkileyebilir..

4 aydır evliyiz ve çocuk istiyoruz ama henüz başaramadık. Doktorumuz eşimin rahim içinde enfeksiyon ve yarası olduğunu söyledi. Acaba eşim ne zaman hamile kalabilir? Y.H./Edirne

Yeni evli çiftlerin çocuk için en az altı ay düzenli cinsel birliktelik yaşamaları gerekir. Gebeliği takıntı haline getirip eşinizi strese sokmayın, çünkü rahat ve huzurlu bir kadının hamile kalma şansı daha yüksektir.

14. günde şansı yüksek
Eşinizin yarası eğer beraberinde çok ciddi bir enfeksiyon yoksa, tek başına gebe kalamama nedeni değildir. Ayrıca eşinizin adetinin başladığı günü birinci gün, adet süresini dört gün ve 28 günde bir adet gördüğünü kabul edersek; eşinizin 14'üncü günde yumurtlaması gerekir. İşte bu dönem en fazla hamile kalma şansının olduğu zamandır. Ama kadınların yumurtlama zamanları pek çok etkene bağlı olarak değişebilir. Beş ile onuncu günler arası ve 23 ile 28'inci günler arası eşinizin hamile kalma şansı düşüktür.

Vajinismus ve Çocuk Sahibi Olmak

Vajinismus sorununu çözümediğiniz veya tedaviyi istemeyen hastaya çocuk isteğini sağlamak için yardımla üreme yöntemleri uygulanmalı mı?

Vajinismus sorununu çözümediğiniz veya tedaviyi istemeyen hastaya çocuk isteğini sağlamak için yardımla üreme yöntemleri uygulanmalı mı?

Kesinlikle hayır.
  
Sorunun bu şekilde çözümü hastanın tedaviye yönelik beklentilerini ve cinsel hayatına dair sorunların daha çözümsüz ve sorunlu hale getirilmesinden ileriye gitmeyecek bir metod olacaktır.
  

Sorunun bu şekilde çözümü hastanın tedaviye yönelik beklentilerini ve cinsel hayatına dair sorunların daha çözümsüz ve sorunlu halegetirilmesinden ileriye gitmeyecek bir metod olacaktır.


Belirttiğim gibi bu tür kısa vadeli çözümler yerine vajinismus sorununun çözümü hem daha kolay ve hastanın cinsel sağlığı,

aile yapısının temel dinamiklerini kuvvetlendirici bir yaklaşım olacaktır.

Baba olmak için...Tek bir sperm bile yeterli!

Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?
31/03/2009

Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.

Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?


Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.


Bu sebepten dolayı hamilelik şansınızı arttırmak için tam bu kısa yumurtlama döneminde ilişkiye girmeniz gerekir. Peki siz bu döneminizi nasılbelirleyebilirsiniz? Bunun için değişik metotlar vardır. İlk olarak adet günlerinizin tarihini kaydederek kendi adet takviminizi oluşturabilirsiniz. Özellikle düzenliadet gören hanımlarda bu çok işe yaramaktadır. Normalde kadınların adet dönemleri 24-36 gün arasında değişmektedir. Bir sonraki adet döneminintahmini başlangıcından 14 gün evveline gidildiğinde iki gün öncesini ve iki gün sonrasını alarak bu dört günlük zaman dilimini bulursunuz. Bu dört güniçinde bulunduğunuz adet döneminin ortalarına denk gelir.


Doğum kontrol yöntemi kullanmayan ve haftada 2-3 kez düzenli ilişkiye giren çiftlerin ilk yıl içinde hamilelik başarı oranları %80’dir.%10-15’i ise ikinciyılda başarıya ulaşırlar. Ancak ilk bir yıl içinde hamile kalamayanların kısırlık açısından tetkik edilmesi doğru olur.

Uzmanlar, günümüzde sperm sayısının giderek azaldığına, hatta pek çok erkekte "Azoospermi" olarak adlandırılan, menide hiç sperm bulunmaması durumunun oldukça yaygın görüldüğüne dikkat çekiyorlar. Bu sorun karşısında tıp dünyası boş durmuyor tabii.

Baba olmak için...Tek bir sperm bile yeterli!

Uzmanlar, günümüzde sperm sayısının giderek azaldığına, hatta pek çok erkekte "Azoospermi" olarak adlandırılan, menide hiç sperm bulunmaması durumunun oldukça yaygın görüldüğüne dikkat çekiyorlar. Bu sorun karşısında tıp dünyası boş durmuyor tabii.
 
Kısırlık sorunu nedeniyle tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin büyük bir çoğunluğunu artık erkek infertilitesi oluşturuyor. Bunun nedeni de, dünyada ve ülkemizde erkeklerin sperm sayısının hızla düşmesi. Son yıllarda çevremizdeki gürültü ve ısının artışı, endüstri ile inşaat sektöründeki büyüme, sigara ve alkol tüketimindeki artış, iş ortamında aşırı yorulma ve stres gibi etkenler erkeklerin sperm üretimini tehdit ediyor. Günümüzde erkek kısırlığındaki en büyük sorun ise, "Azoospermi", yani menide hiç sperm bulunamaması. Azoospermi kanallarındaki tıkanıklığa bağlı olarak veya sperm üretiminin çok az veya olmadığı durumlarda görülüyor.

Çok değil birkaç yıl öncesine dek menisinde spermi olmayan erkeklerin çocuk sahibi olması imkansız gibiydi. Ancak tıpta teknoloji ilerledi ve bu hastalara da umut doğdu. Adeta sperm avcılığı yapan uzmanlar, tek bir spermin peşine düştü ve bundan faydalanabilmenin yollarını aradı. Sonunda da buldu. Artık "azoospermik" erkekler bile ilaç tedavisi veya mikro tese yöntemiyle çocuk sahibi olma şansını yakalayabiliyorlar.

Doktora ne zaman başvurmalı?


Çocuk sahibi olamayan erkeklerin aklına öncelikle şu soru takılıyor: "Doktora ne zaman başvurmalıyım?" Üroloji Uzmanı. Op. Dr. Emre Bakırcıoğlu, bir yıl boyunca, herhangi bir korunma yöntemi uygulamadan düzenli cinsel ilişkiye girmenize rağmen hamile kalmadıysanız, eşinizle birlikte mutlaka doktora başvurmanızı öneriyor. Günümüzde evliliklerin çoğu artık 30 yaş üzerinde gerçekleşiyor. Bilindiği gibi ilerleyen yaş da tüp bebek yönteminin başarısını olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin yapılan bir çalışmada Klinefelter Sendromu olarak adlandırılan ve doğuştan kromozom yapı bozukluğu olan erkeklerde ameliyatla sperm bulma şansının yaşla ilgili olduğu tespit edildi. Yaş ilerledikçe bu gruptaki erkeklerde sperm bulma oranlarının azaldığı tespit edildi. İşte bu sonuçlar da, yardımcı üreme tekniklerinin başarısında erken teşhisin büyük önem taşıdığını gözler önüne seriyor.

Dolayısıyla, kendinizde şüphe duyduğunuz bir takım noktalar varsa, bu süreci beklemeden konunun uzmanına başvurmanızda yarar var. Gelelim muayene aşamasında sizi nelerin beklediğine.

   
Adım adım tanıya doğru

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Emre Bakırcıoğlu'na göre; kasık fıtığı, inmemiş testisler, ergenlik döneminde geçirilen kabakulak veya travmalar, erkeğin üreme sağlığını olumsuz yönde etkileyen faktörlerden. Dolayısıyla muayenenin ilk aşamasında, doktorunuz, çocukluk çağından itibaren geçirdiğiniz hastalıklar ve travmalar hakkında sizden detaylı bilgiler ediniyor. Bunların yanı sıra kemoterapi veya radyoterapi tedavisi görüp görmediğiniz, antidepresan veya mide ilaçları kullanıp kullanmadığınız, sigara ve alkol gibi alışkanlıklarınız da yine doktorunuz tarafından sorgulanıyor. Genel sağlık öykünüzle ilgili bilgiler alındıktan sonra fizik muayene, hormon tetkikleri ve genetik incelemelere başvuruluyor. Spermiyogram'da infertilite araştırmasında mutlaka yapılması gereken tetkiklerin başında geliyor.
Spermleriniz ne durumda?

Spermiyogramda dikkate alınan üç kriter var: Sperm sayısı, şekli ve hareket kabiliyeti. Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği kriterlere göre, çocuk sahibi olabilmeniz için sperm sayınızın 20 milyonun üzerinde olması gerekiyor. Hareket kabiliyeti de en az yüzde 50'nin üzerinde olmalı. Spermiyogramda aynı zamanda meni, yani sıvı miktarı da değerlendiriliyor. Sağlıklı bir erkeğin menisinde en az 2 mililitre sıvı mevcut. Bu miktarın altında görülen değerler, hormon eksikliğine, sperm kanallarında tıkanıklığa veya bu kanalların doğuştan olmadığına işaret ediyor.

Günümüzde tıp dünyasında yaşanan gelişmeler sayesinde tek bir sperm bile artık baba olmaya yetiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, bu spermlerin mikroenjeksiyon yöntemiyle anne rahmine transfer edildiğini belirtiyor. Ancak verilen meni örnekleri çok dikkatli incelenmezse, az sayıda olan spermler gözden kaçabiliyor. Üroloji Uzmanı Dr. Emre Bakırcıoğlu, bu nedenle baba olup olmayacağınızın kararını veren spermiyogramın mutlaka güvenilir bir laboratuarda ve farklı zamanlarda birkaç kez yaptırılması gerektiği uyarısında bulunuyor: "Örneğin birçok kez sperm örneği incelenmiş ve hiç sperme rastlanmamış erkeklerin yaklaşık yüzde 15'inde santrfüj sonrası yıkama tekniği ile çok az sayıda da olsa sperme rastlanabiliyor." Birkaç kez tekrarlanan spermiyogram analizinde, sperm yıkama öncesi ve sonrasında yapılan incelemelerde hiç sperm bulunamazsa, Azoospermi tanısı konuyor. Yapılan detaylı muayene, hormon tetkikleri ve sperm analizinden sonra, elde edilen tüm değerler dikkatle gözden geçirildikten sonra tedavi aşamasına geçiliyor. Azoospermide altta yatan etkene bağlı olarak ya ilaç tedavisi ya da mikro tese yönteminden yararlanılıyor.

Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?

Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.

Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?


Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.


Bu sebepten dolayı hamilelik şansınızı arttırmak için tam bu kısa yumurtlama döneminde ilişkiye girmeniz gerekir. Peki siz bu döneminizi nasılbelirleyebilirsiniz? Bunun için değişik metotlar vardır. İlk olarak adet günlerinizin tarihini kaydederek kendi adet takviminizi oluşturabilirsiniz. Özellikle düzenliadet gören hanımlarda bu çok işe yaramaktadır. Normalde kadınların adet dönemleri 24-36 gün arasında değişmektedir. Bir sonraki adet döneminintahmini başlangıcından 14 gün evveline gidildiğinde iki gün öncesini ve iki gün sonrasını alarak bu dört günlük zaman dilimini bulursunuz. Bu dört güniçinde bulunduğunuz adet döneminin ortalarına denk gelir.


Doğum kontrol yöntemi kullanmayan ve haftada 2-3 kez düzenli ilişkiye giren çiftlerin ilk yıl içinde hamilelik başarı oranları %80’dir.%10-15’i ise ikinciyılda başarıya ulaşırlar. Ancak ilk bir yıl içinde hamile kalamayanların kısırlık açısından tetkik edilmesi doğru olur.

Bebek Sahibi Olmak Hayal Değil

Hemen her evli çiftin hayalidir çocuk sahibi olmak. Ancak Türkiye'de çiftlerin yüzde 15'i çeşitli sebeplerle çocuk sahibi olamıyor. Tıptaki gelişmeler çocuk hasreti çeken çiftlerin imdadına koşuyor. Türkiye Diyanet Vakfı 29 Mayıs Hastanesi'nde pek çok çifti çocuk sahibi yapan Doç. Dr. Birgül Gürbüz 'Çocuk özlemi çeken ailelerin tedavilerinin sonuç vermesiyle yaşadıkları mutluluğu paylaşmak dünyada yaşanacak en güzel duygudur' diyor.

Hemen her evli çiftin hayalidir çocuk sahibi olmak. Ancak Türkiye'de çiftlerin yüzde 15'i çeşitli sebeplerle çocuk sahibi olamıyor. Tıptaki gelişmeler çocuk hasreti çeken çiftlerin imdadına koşuyor.

Türkiye Diyanet Vakfı 29 Mayıs Hastanesi'nde pek çok çifti çocuk sahibi yapan Doç. Dr. Birgül Gürbüz 'Çocuk özlemi çeken ailelerin tedavilerinin sonuç vermesiyle yaşadıkları mutluluğu paylaşmak dünyada yaşanacak en güzel duygudur' diyor. Tüp bebek, maliyeti yüksek bir tedavi yöntemi olduğundan çiftlerin bu konuda sıkıntı yaşadığına dikkat çeken Gürbüz, TDV 29 Mayıs Hastanesi Tüp Bebek Merkezi'nin kaliteden ödün vermeden uygun fiyat politikasıyla daha geniş popülasyona hizmet verdiğini söylüyor. Doç. Dr. Gürbüz binlerce çiftin sorunu olan kısırlık ve tedavisi konusunda sorularımızı yanıtladı:

Kısırlığın sebepleri neler?

Bir çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaksızın düzenli cinsel ilişki kurmasına rağmen bir yıl sonunda gebelik oluşmaması durumuna 'infertilite' yani kısırlık denir. Evli çiftlerin yaklaşık yüzde 15'i bu sorunla karşılaşmaktadır. İnfertilite yüzde 40 oranında kadınlardaki yumurtlama problemleri ve tüpler, rahim ve rahim ağzındaki çeşitli hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yüzde 40 oranında erkek faktörüne bağlıdır ki, bu sperm yapımındaki organsal ve fonksiyonel bozukluklara bağlı olarak gelişir. Geriye kalan çiftlerin yaklaşık yüzde 15'inde hiçbir neden bulunamamaktadır ve bu son gruba 'açıklanamayan infertilite' grubu adı verilmektedir.

Kısırlık nasıl tedavi edilir?

İnfertilite tedavisi tamamen sebebe yönelik basamak tedavisi şeklinde uygulanmaktadır. Her çift ayrı olarak değerlendirilerek, kişiye özel tedavi planlanır. Yumurtlama problemi olan kadınlarda ilaçlarla yumurtlama sağlanır, endometriosis veya cerrahiyle düzeltilebilecek bozukluğu olan kadınlarda cerrahi tedavi uygulanır, erkeğe bağlı infertilitede spermler çeşitli yöntemlerle elde edilerek kullanılır. Çiftin enfeksiyonla ilgili bir infertilitesi mevcutsa uygun antibiotik tedavisi uygulanır. Yani tüp bebek kısırlıkta ilk tedavi seçeneği olmayabilir.

Üremeye yardımcı teknikler hangi aşamada uygulanmalı?

Yardımcı üreme teknikleri kadın vücudunda üretilen yumurta hücrelerinin vücut dışına alınarak erkeğin spermiyle laboratuvar ortamında döllenmesi ve elde edilen embriyonun kadın rahmi içine verilmesi esasına dayanır.Tüp bebek ve mikroenjeksiyon bu tekniklerdendir. Daha önce de bahsettiğimiz herhangi bir cinsel sistem bozukluğu bulunmayan 'açıklanamayan infertilitesi' olan çiftler, üremeye yardımcı teknikler için en uygun adaylardır.Bunun yanında tüpleri ilgilendiren, cerrahiyle düzeltilemeyen hastalıklar ve yapışıklıklar, ileri evre endometriosiz hastaları, erkeğe bağlı infertilitesi olan çiftlere de üremeye yardımcı teknikler uygulanmaktadır.

Probleme göre tedavi seçiliyor:

Aşılama nedir?

İnseminasyon bir suni döllenme tekniğidir. Daha çok rahim ağzına ait problemlerin bulunduğu sperm sayı ve hareketliliğinde hafif bozuklukların bulunduğu veya hiçbir problemin bulunmadığı çiftlerde, açıklanamayan kısırlık durumlarında uygulanmaktadır. Bu yöntemin özelliği, hızlı hareket eden sağlıklı spermlerin seçilmesi, spermleri olumsuz etkileyebilen vajen asit ortamından korunması, spermin yumurtaya yakın bir yere bırakılması ve spermlerin yumurtalık kanallarına daha kolay ulaşma şansının verilmesidir.

Tüp bebek nedir?

Tüp bebek, klasik yöntemlerle gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Bu uygulamada, erkek (sperm) ve kadın (yumurta) üreme hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahim içine ince bir kateterle yerleştirilmesi sağlanır.

Başarıyı neler etkiler:

Mikroenjeksiyon yöntemi nasıl uygulanır?

Hastanın ilaç kullanımı, yumurtaların oluşturulması ve toplanmasına kadar olan aşamalar tüp bebek tedavisiyle aynıdır. Tek fark mikroenjeksiyon işleminde seçilen tek bir sperm hücresinin yine tek bir yumurtanın içine enjekte edilmesidir. Özellikle son yıllarda çocuk arzu eden birçok ailenin bu yöntem sayesinde umutları gerçekleşmiştir. İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu adını da verdiğimiz bu teknikte, mevcut spermler özel mikroskop altında yumurta içine ince bir iğne aracılığıyla enjekte edilir. Döllenmiş olan yumurtalar daha sonra tüp bebek işleminde olduğu gibi rahim içine yerleştirilir.

Tüp bebek ve mikroenjeksiyonda başarıyı etkileyen faktörler neler?

Çiftin infertilite nedeni, annenin yaşı, transfer edilen embriyo sayısı ve tüp bebek merkezinin donanım ve deneyimi sonuçları etkileyen faktörler arasındadır.

Yapmış olduğunuz uygulamalarda başarı oranı yüksek mi?
Hastanemizde yapmış olduğumuz uygulamalardaki başarı, genel ortalama oranı olan; tüm yaş grupları için yüzde 45-50'dir. Gebelik oranları ise; 30 yaş altında yüzde 60, 30-35 yaş arasında yüzde 50, 38-40 yaş arasında yüzde 35-40, 40 yaştan itibaren yüzde 20'dir.

Emekli Sandığı SSK ve Bağ-Kur'lu hastaların tüp bebek tedavileri devlet tarafından karşılanıyor mu?

Bütçe uygulama talimatında belirtilen koşulları taşıyan hastaların üniversite ve eğitim hastanelerinden alacakları raporla ilaç masrafları ve işlem ücretlerinin bir kısmı Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur tarafından karşılanmaktadır.

Bebek Sahibi Olmak İsteyenler Dikkat!

Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız işte dikkat etmeniz gereken çok önemli konular. Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız 3 ay önceden doktora başvurun. İşte dikkat etmeniz gereken çok önemli konular. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Asena Ayar, “Gebelikten önce kadınların yaptırması gereken testler” hakkında bilgi verdi.

Bebek Sahibi Olmak İsteyenler Dikkat!

Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız işte dikkat etmeniz gereken çok önemli konular.
Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız 3 ay önceden doktora başvurun. İşte dikkat etmeniz gereken çok önemli konular.   Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Asena Ayar, “Gebelikten önce kadınların yaptırması gereken testler” hakkında bilgi verdi.

Çiftler bebek planı yapmaya başladıklarında, anne adayının en az 3 ay öncesinde doktoruna başvurması ve gerekli testleri yaptırması önemlidir.

ÇİFTLER ARTIK DAHA BİLİNÇLİ

Eskiden çiftler gebeliği öğrendikten sonra doktora başvururdu. Artık çiftler hayatlarındaki en önemli kararı, yani “bebek sahibi olma” kararını verdikten sonra hemen doktora başvuruyorlar. Doğru olan da bu… Çünkü sağlıklı bir gebelik dönemi, rahat bir doğum ve sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek için, 3 ay öncesinde doktora başvurmak önemlidir.

İLK GÖRÜŞMEDE YAPILACAKLAR

Öncelikle aileden gelen genetik bir hastalığın olup olmadığı sorgulanır. Anne ve baba adayının ailelerinde genetik geçiş gösteren bir hastalık ya da doğum anomalisi varsa, Genetik Merkezi'nden danışmanlık almaları sağlanır.

GEBELİK ÖNCESİ YAPILMASI GEREKEN RUTİN TESTLER

• Tam kan sayımı
• Tam idrar tahlili
• Açlık kan şekeri
• Hepatit B ile ilgili testler
• Kızamıkçık, toksoplazma, CMV ile ilgili testler
• Diabet açısından risk değerlendirmesi
• Tiroid fonksiyonu testleri
• Tansiyon ölçümü

Gebelik öncesi yapılacak olan bu testler ve tetkikler, küçük çaplı bir check up olarak değerlendirilebilir. Bu rutin testlerin amacı; doğumda ya da doğum sonrasında normal dışı durumların ortaya çıkma riskini azaltmak, gebe kalmadan önce tedavi gerektiren rahatsızlıkları belirlemek ve tedavilerini yapmaktır.

GEBELİK ÖNCESİ ÖNERİLER

• Rutin jinekolojik muayene yapılmalıdır. Vajinal enfeksiyon varsa tedavi edilmeli,pap smear taraması yapılmalıdır
• Sigara ve diğer bağımlılıklar en kısa zamanda bırakılmalıdır.
• Alkol kullanımı tamamen kesilmelidir.
• Diyabet varsa kan şekeri kontrol altında tutulmalıdır.
• Tetanoz ve grip aşısı önerilmelidir
• Test sonuçlarında Kızamıkçık için bağışıklık tespit edilemediyse gebelik öncesi dönemde aşı önerilebilir. (Aşıdan sonra 3 ay süreyle gebe kalmamak gerekir)
• Stresten mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
• Beslenme düzenlenmelidir. ( Kafein ve suni tatlandırıcılardan uzak durmak, bakteri üretebilecek az pişmiş yumurta, iyi yıkanmamış salata, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri gibi yiyecekler tüketmemek gerekir)
• Doktora danışmadan ilaç kullanılmamalıdır.
• Radyasyondan uzak durulmalıdır.
• Hamile kalmadan 1-2 ay öncesinde folik asit takviyesine başlanmalıdır.

KEDİ BESLEYENLER, DİKKAT!

Evinde kedi besleyenlerin dikkat etmesi gereken bir nokta da Toksoplazma enfeksiyonudur. Özellike kedi besleyen kişilerde, kedinin bakımı esnasında, kedi dışkısından insana bulaşan toksoplazma, gebelik esasında enfeksiyon oluşturabilir ve bu enfeksiyon doğmamış bebeğe geçebilir. Ayrıca az pişmiş etlerden de toksoplazma paraziti alınabilir. Bunun sonucunda bebekte ortaya çıkan enfeksiyon; düşük doğumlara, bebekte göz ve beyin gibi organların hasarına, bebekte gelişme geriliğine neden olabilir.

Bu durumdan korunmak için;

• Etleri yemeden önce iyice pişirmek,
• Meyve ve sebzeleri yemeden önce iyice yıkamak,
• Çıplak elle ete dokunmamak
• Anne adaylarının kedilerle yakın temasta bulunmamaları ya da dışkılarını temizlerken bir eldiven kullanıp, sonrasında elerlini iyice yıkamaları gerekmektedir.

Çocuk sahibi Olmak İstiyorsanız İyi Beslenin

Sigara, aşırı kafein alımı ve bunun gibi başka zararlı alışkanlıkların, üreme sistemine zarar verdiği bilinen bir gerçek. Eurofertil Üreme Sağlığı Merkezi Medikal Direktörü Dr. Hakan Özörnek, “Ne yediğimiz, ne tür beslenme alışkanlıklarına sahip olduğumuz, hatta ne kadar zararlı alışkanlığa sahip olduğumuz, bir gün bir çocuk sahibi olmamıza engel olabilir.” Diyerek bebek isteyen çiftleri uyarıyor.

Çocuk sahibi Olmak İstiyorsanız İyi Beslenin

Sigara, aşırı kafein alımı ve bunun gibi başka zararlı alışkanlıkların, üreme sistemine zarar verdiği bilinen bir gerçek. Eurofertil Üreme Sağlığı Merkezi Medikal Direktörü Dr. Hakan Özörnek, “Ne yediğimiz, ne tür beslenme alışkanlıklarına sahip olduğumuz, hatta ne kadar zararlı alışkanlığa sahip olduğumuz, bir gün bir çocuk sahibi olmamıza engel olabilir.” Diyerek bebek isteyen çiftleri uyarıyor.

Bebek sahibi olmak istiyorsanız alışkanlıklarınızı belirlerken dikkatli davranmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Dr. Hakan Özörnek “çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, özellikle sigara ,alkol, çay,suni tatlandırıcılar ve kahve gibi gıdalardan uzak durmaları gerektiğini” vurgulayarak şöyle diyor: “Yapılan araştırmalara göre sigaradaki nikotin, yumurtalıklardaki genetik anormalliğin artmasına sebep olmakta. Hatta bu duruma paralel olarak erken menopoz da görülebilmekte. Sigara içen kadınların gebe kalma oranı içmeyenlere göre daha düşük, bunlarla berber, düşük yapma riski ise daha yüksek. Alkol ise hem erkeklerde hem de kadınlarda ciddi bir tehdit unsuru. Alkol, erkeklerde sperm hareketliliğini ve sayısını azaltmakla beraber, haftada 1-5 kez alkol kullanan kadınların kullanmayanlara göre gebe kalma oranı daha düşük olduğu çok açık bir gerçek.”

Aşırı Kafein Almayın
Dr. Hakan Özörnek’in üzerinde önemle durduğu konulardan biri ise kafein alımı. Bayanlarda kafein alımının gebelik şansını azalttığını belirten Özörnek, kafeinin hamilelikte düşük riskini arttırdığını ve bebeklerin doğum ağırlıklarını olumsuz yönde etkilediğini söylüyor. Bu nedenle gebelik planlayan bayanların kafein alımını en az düzeyde tutmakları ve günlük çay, kahve tüketimini azaltmaları gerekmekte.

Bitkisel İlaçlara Dikkat!
Bayanları yakından ilgilendiren bir konu daha var: Bitkisel ilaç kullanımı. Günümüzde bitkilerden elde edilen ilaçlar yaygın olarak kullanıldığını belirten Eurofertil medikal direktörü Özörnek, bunların başlıcalarının Ginko biloba ve Echinacea purpura içeren ilaçlar olduğunu söylüyor ve bu ilaçların yumurta ve sperm fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilediğinin altını çiziyor. Bu açıdan gebelik planlayan bir bayan iseniz bu ilaçların kullanımını bırakmanızda fayda var.

Folik Asiti İhmal Etmeyin

Günlük yediğimiz içtiğimiz gıdaların ne kadar sağlıklı olduklarına dikkat ettiğimiz kadar, gebelik dönemine hazırlanırken de vücudumuzu hangi yollarla takviye edeceğimiz de oldukça önemli bir konu. Bu hususta da Dr. Özörnek gebelik öncesinde özellikle folik asit vitaminin alınmasını öneriyor. Özörnek’in açıklamalarına göre, yapılan çalışmalar gebe kalınmadan 45 gün önceden itibaren folik asit alımının fetusta özellikle omurgaların hatalı gelişimi ile karakterize olan nöral tüp defekti riskini azalttığı kesin olarak kanıtlıyor. Bu nedenle gebelik planlayan bayanların günde 400 mikrogram folik asit almaları gerekmekte. Yeşil yapraklı sebzelerde, fındıkta, bademde ve baklagillerde yoğun bir biçimde bulunan FOLİK ASİT, sağlıklı gebelik için oldukça önemli bir vitamin. Folik asiti ayrıca piyasada multivitamin formül ya da sadece folik asit olarak bulabilirsiniz.

Anne adaylarının kemik gelişimi için güneşten yeterince yararlanmalarını ve kalsiyumdan zenginleştirilmiş yoğurt, süt, fındık, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler önerilen besinlerin başında geliyor.

Çocuk sahibi olmak için 40 bahane

Aman canım çocuk sahibi olmanın bahanesi mi olurmuş? demeyin okuyun

1. Herkesin çocuğu var

Siz hariç... Çocuk sahibi olmak için en iyi bahane kabul edin ki bu! Sokağa adım attığınız andan itibaren artık sadece bebek arabalarını görüyor, annesinin elinden tutan ve o sırada bıcır bıcır bir şeyler anlatan çocuklara hayranlıkla ve iç geçirerek bakıyorsanız zaman çoktan gelmiş. Hele hele bir şeker için kendini yere atanlara, çamurların içinde zıplayanlara falan da geniş bir gülümsemeyle bakıyorsanız, tam yolda sessiz sakin yürürken kafanıza isabet eden futbol topuna bile kızmıyorsanız; tamamdır, siz olmuşsunuz.

2. Daha fazla dondurma

Sadece dondurma değil tabii. Çocuk sahibi olunca ne kadar ıvır zıvır yiyecek varsa hepsinden daha fazla yeme şansınız olacak. Ama bunların içinde bir numara olan elbette dondurma. Çünkü bütün çocukların gözdesi o. Başta çikolatalı olmak üzere, 'sade' ve çilekli denilen türlerine özel bir düşkünlükleri vardır. Tabii siz dondurma almaya gittiğinizde kendiniz için olanlarından almak isteyebilirsiniz, o başka... Yalnızca küçük meleğiniz için de, onun sevdiklerinden bir parça almayı unutmayın, yeter...

3. Uyanık kalmayı seviyorsun

E, çok iyi o zaman. Çünkü bebeğiniz doğduğunda geceyle gündüzün arasındaki farkı maalesef bilmiyor olarak doğacak. Bu da demektir ki, sebepli sebepsiz uyuyacak, canı isterse uyanacak, biraz meme emecek, derken efendim tekrar uyuyacak. Bu da paşa gönlü ne zaman isterse o zaman olacak...

4. Monopolde birini yenebilirsin

Şimdi monopolün keyfini çıkarma zamanı. Alın size çocuk sahibi olmak için bir bahane daha. O minik eller zarları her yere atıp da bulamadığında ve siz eğilip zarları bir dakikada bulduğunuzda keyifle gülümsüyor olacaksınız...

5. Sen Tanrı'sın

Bir günlüğüne değil, hem de yaklaşık olarak 15 yıllığına falan... Bebekler çünkü 'boş bir levha' (tabular asa) olarak doğuyorlar. Sıfıra sıfır, elde var sıfır... Bir meme emmeyi biliyorlar, bir de ağlamayı. Onu da bildiklerinden değil, içgüdüsel olmayan şeyleri de öğretmeni bekliyorlar. Levha boş evet, yavaş yavaş yazılacak üstüne, yavaş yavaş çizilecek. Levha dolacak... On beş yaşına geldiğinde seni iplemiyor olacak, arkadaşlarının söylediklerini daha doğru bulacak, evet, ama o güne kadar ne öğretirsen senden öğrenecek, ne diyorsan o olacak!

6. Reenkarnasyona inanıyorsun

Ruhunun bir daha ete kemeğe büründüğünde... olabilir böyle bir şey diyorsun, ama tabii bunu kanıtlayabilecek bir durumda değilsin. Olsun, bir çocuğun olacak. O da bir çeşit reenkarnasyon. Senden parçalar taşıyor, senin içinden çıktı, sen hayat verdin ona. Sen olmasan o olmayacaktı, tamamen sana ait bir şey. Ellerine bakıyorsun, parmaklarına, aynı sen...

7. Yüzlerce yeni oyuncak...

Şaka değil, ciddi. Öyle "Ben ouncağı bu yaştan sonra ne yapayım, deli miyim?" havalarına girmeyelim lütfen. Önce bir çocuğumuz olmasını bekleyelim... Doğmadan önce ilk alışverişlerde bezdi, pişik kremiydi falan alırken zaten eliniz çıngıraklara gitti. Şöyle bir salladınız, aman yahu, ne şeker bir şey dediniz, inkar etmeyin... Ya da bu kitabı okumayı bitirdikten sonra derhal çocuk yapma girişimlerinde bulunacak ve soluğu sonrasında zaten bir alışveriş merkezinde alacak ve bir değil, üç çıngırakla eve döneceksiniz, benden söylemesi...

8. Sabrını test etmek

Bir tümceyi onlarca kez yinelemeye hazır mısınız? Anlamsız bir tümceyi hem de... "Ağzındakileri püskürtmeyi bırak tatlım, bir tanem püskürtme ağzındakileri, bak püskürtme dedim. Üstün başın kirleniyor. Hâlâ püskürtüyorsun... Sen püskürttükçe masa örtüsü de berbat oluyor... Hem gülüp hem de ağzındakileri püskürtmeye devam edersen boğazına bir şey kaçabilir... Kime diyorum? Püskürtme evladım, bak şimdi çok kızacağım. Vallahi kızdım bak. Yeter artık ama son ver püskürtmeye..."

9. Birileri esprilerine gülsün

Şimdi birini güldürebilme sırası sizde. Komik olmasanız bile bu olacak. Siz ne yaparsanız yapın, gülecek, karnını tutacak, hıçkırıklara boğulacak, gözünden yaşlar gelecek... Hayat bir çocukla daha güzel. Onu güldürebildiğiniz an bunu daha iyi anlayacaksınız...

10. 'Seni seviyorum' diyen biri

Siz istemeseniz de gün gelecek, sizi kadar çok sevdiğini söyleyip duracak. Hem de durup duruken... Mesela onun için patates kızartırken, banyo yaptırırken, tırnaklarını keserken, en sevdiği filmi izlemesine izin verdiğiniz an, binsin diye arabanın kapısını açarken... Koşulsuzca birini sevmek ve aynı oranda sevilmek için çocuk yapınız. Kesinlikle yapınız...

11. Çalar saate artık gerek yok... Dakik olmayı öğreneceksiniz...
12. Daha önce görmediğin bütün ormanlar ve parklar seni bekliyor...
13. Ne söylesen inanan biri var!
14. 'Sevdiğin insandan çocuk sahibi olmak' diye bir klişe...
15. Dünyaya bir canlı getirmenin dayanılmaz hafifliği, üreme içgüdüsü...
16. Aile olmak buymuş, gerisi boşmuş!
17. Onlarca yeni hobin olabilir...
18. Masumiyetin gerçek anlamının keşfi.
19. Kimseyi bu kadar sevemezsin...
20. İleride sana bakacak biri olacak. Yalnız ölmeyeceksin...
21. Her gün sağlıklı beslenmek istiyorsun...
22. Gıdıklamak ve gıdıklanmak rutin faaliyet...
23. Islak ıslak öpülmek hoşuna gidiyor...
24. Hayat sürekli bir parti ve aksiyon halinde geçsin istiyorsun...
25. Yeni arkadaşlar edinmeye ihtiyacın var...
26. Arkadaşlarınla konuşurken konu sıkıntısına paydos...
27. Bir bebeğin kokusu nasıldır, o minik ayaklar kaç kere öpülebilir?
28. Yeniden çocuk olmak...
29. Siz de torun sahibi olabilirsiniz...
30. İlk konuştuğu, yürüdüğü, 'anne', 'baba' diyeceği an...
31. Sürekli fotoğrafını çekecek yeni bir şeye sahip olmak istiyorsun...
32. Harcanacak para...
33. Bir konunun uzmanı olmak istiyorsunuz...
34. Eşiniz çocuk istiyor...
35. Kalabalık sofralar arzuluyorsunuz...
36. Düzenden, tertipten hoşlanmıyorsunuz...
37. Kendinize dünyanın en güzel armağanını vermek istiyorsunuz...
38. Teknolojiye ayak uydurup blog sahibi oldunuz ama yazacak bir şey bulamıyorsunuz...
39. Yeni bir hayat...
40. Son madde son söz: Çocuklara evet!